KKTC’nin Son Durumu

Açıklamaları ile Türk kamuoyunun tepkisini çeken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı hakkında bu yazıyı yazma zorunluluğu hissettim. 20 Temmuz 1974’de Kıbrıs’da akan Türk kanını durdurmaya giden Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu askerlerimiz Kıbrıs’a tekrar nizam vermeye gittiler. Kıbrıs’da bulunan Türklerin büyük desteği ile ki Kıbrıs’da yaşayan Rauf Denktaş ve onurlu arkadaşları Rumlara büyük bir direniş göstermesi de buna dahildir. Şerefli Türk ordusu Rumlara adeta kan kusturarak ezici bir üstünlük kurdu daha sonrasında ise siyasi sebeplerden dolayı harekat durdu ve Kuzey kısmı ile birlikte 3,550 km vatan toprağı olarak kalmıştır.

Kendileri 1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti Kurucu Meclisi’ne seçildi. Ama öncesinde Cumhurbaşkanı Akıncı Orta Doğu Teknik Üniversite’sinde eğitim almış meşhur 68 Hareketi’nden etkilenmiş bunu da belirtmiş birisidir. Ardından belediye başkanlığı ile gelişen süreçte Cumhurbaşkanlığı gibi hele ki şerefli Türk kanıyla sulanmış bir yerin Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesi bence her insana nail olmayacak bir konumdur.

Geçenlerde Avrupa’da biz Türkiye Türklerini kızdıran açıklamalarda bulunmuş,kendileri geçmişi çabuk unutmuştur. Kendisi “Kıbrıs Türk’tür Türk Kalacaktır!” sloganı 50’lerin trendi olduğunu söylemiş ve “2. Tayfur Sökmen olmayacağım.” şeklinde açıklamada bulunmuştur. Bu konuda öncelikle kendileri iç siyasette tutunma çabaları verdiğini açıkça anlaşılıyor ama şunu unutyor Rumların Kıbrıs’da ki ENOSİS emellerini, Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’nin yaramaz çocuğu Yunanistan’a bağlanmasını ve bununla birlikte istediği huzur ve refahın yerini tekrardan kanlı soykırımlara,tecavüzlere bırakacağından sanırım bir haber. Türkiye’ye bağlanmak korkunç şeklinde İngiliz medyasına demeç veren Türk ordusunun gücünü yine unutmuştur.

Tayfur Sökmen ile kendisini kıyas etmiş ama yanlış bir kıyas olmuştur. Tayfur Sökmen büyük mücadeleler vermiş ve Hatay’ı anavatana katmıştır. Bunu orada demokratik meşru yol ile de onaylanmıştır. Tayfur Sökmen demek vatan demek mücadele demek. Peki bu mücadelelerde neden bir Rauf Denktaş olamadı o da merak konusudur.

Yatırımlar alamadığını, hala Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmadığı gibi sebeplere dayanarak bunları söylediğini diyenler var. Fakat Kuzey Kıbrıs’a Türkiye’nin yaptığı yatırımları da unutmuş olmalı, tanınma konusuna da gelirsek buna da yine orada Türk varlığından rahatsızlığın olması açıktır ki tüm dünya bunu çok iyi biliyor. Dünya karşısında henüz Kuzey Kıbrıs’da bulunan Türklerin kimliksiz olmaları yani henüz hiçbir ülkenin tanımıyor olduğu rahatsız edici bir durumdur. Kendileri tamamiyle bir liderlik davasına düşmüş ama bu noktada başarılı olamamıştır. Dış basını sevindiren demeçler vererek nereye varmak istemektedir, kendilerince bir sorun varsa bunu neden bizlerle tartışmamaktadır bu da yine akıllarımızda kalacak bir sorudur.

Şimdi ise Kuzey Kıbrıs’da yaşamış Sayın Hızır Kurt Bey’in söylediklerine göz atalım:

Her ülkenin içerisinde farklı ırklar ve farklı yaş grupları vardır bunun beraberinde yaşa ırka bağlı insanların hayata bakış açıları değişiklik göstermektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de farklı yaş gruplarında olan insanların Türkiye’ye bakış açıları farklılık göstermektedir. Hemen hemen neredeyse bütün Kıbrıs halkı Türkiye Cumhuriyeti Devletine saygı ve itibar göstermektedir fakat 1974 yılında gerçekleşen olayları birebir canlı olarak analiz etme fırsatı bulan yaşı yüksek olan büyüklerimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kıymetini muhakkak ki daha iyi bilmektedirler. Olayları okuyup bilmek ile yaşayıp bilmek çok farklı şeylerdir dolayısıyla Anavatan Türkiye’ye karşı yaşı büyük olan Kıbrıs’lı dedelerimiz daha çok aşkla bakmaktadırlar fakat bu Kıbrıs’lı gençler Türkiye’yi sevmiyor anlamına gelmemektedir tabi ki de gerçek bir Kıbrıs Türk’ü Türkiye Cumhuriyeti Devletini yürekten sever. Kıbrıs Türk Halkının da güzide gençliği Türkiye’yi sık sık ziyaret edip ülkemizin Kıbrıs’sız bazı şeyleri yapamayacağını Kıbrıs’ın da Türkiye’siz düşünülemez olduğunu çok iyi bilir.Güney Rum tarafıyla şuan da toplum olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Halkının birbirlerine karşı sağduyulu olduğunu görmek mümkündür. Güney Rum kesimi tarafından bir Rum vatandaşı örneğin Girne’de en güzel yerleri gezebilir Gazimağusa da plaj kenarında güneşlenirken kitap okuyabilir ve medeni Kıbrıs halkı da bunu her zaman çok doğal olarak karşılar. Aynı şekilde Kuzey Kıbrıs Türk’leri de Rum tarafına gidip gezebilmektedir fakat bu anlattıklarım Kuzey ve Güney Kıbrıs halkının olası bir Kuzey Güney Kıbrıs birleşmesini kabul edeceğini göstermez bütün insanlar eğer birleşme konusu söz konusu olursa milli duygularını ve ekonomik şartları göz önünde bulundurarak bir karar verir. Böyle bir birleşmenin olması da fikrimce mümkün olmayacaktır.Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Maliye Bakanı Birikim Özgür zamanında “Türkiye KKTC’ye kaynak göndermezse batarız” demişti ayrıca Türkiye’nin her yıl Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ekonomisinin 4’te 1’ini finansa ettiğini dile getirmişti.Türkiye’nin katkılarıyla, ülkede alt yapı, savunma, özel sektör teşvikleri ve maaş ödemelerin yapıldığını anlatmıştı. KKTC’ye yıllık 1 milyar TL’nin üzerinde hibe ve yardımların yapıldığına işaret eden Özgür ülkemizin Kıbrıs adına çok mühim olduğunu dile getirmişti. Ayrıca Türkiye Kıbrıs’a turist teşviki konusunda büyük bir önem arz etmektedir. Şuanda ise 2025 yılında Türkiye ile KKTC arasında bir Doğalgaz hattının oluşturulması durumu planlanmaktadır.

Birleşme konusunda ise birçok sesin geldiği bir gerçektir.

Son satırlarımda ise siyasi ve tarihi bir unutkanlığın Türklüğe zarar vereceği ortadır. Yine söylüyoruz ve söylemeye devam edeceğiz “ Kıbrıs Türk’tür Türk Kalacak!”

Yazar: Emin Alperen Turgut

Yorum gönder

Okumamış olabilirsin :)