II. Abdülhamid, Theodore Herzl, Rothschildler ve Filistin meselesi
Tarihde bir çok olaylar vardır ki, bu olaylar tarihi bilgiler esasında değil de, efsaneler şekilde dolaşıyor ve bu efsanelerle insanları kandıranlar oluyor. Toplumda en büyük efsanelerden olan bir iddia ise, “Sultan II Abdülhamit Filistinde devlet kurmak isteyen Theodor Herzl’i huzurundan kovmuşdur” iddiasıdır. Bu iddiaya büyük bir yazı ile cevap vermeye çalışacağız.
1. Yahudi Meselesinin ortaya çıkışı
Yahudilerin sürüldükten sonra yeniden onlara vaat edilmiş topraklara kavuşmak için, İsrail topraklarına bir gün dönmek için yaptıkları mücadeleye Siyonizm1 adı verilmiştir. Bu isim Küdus’te olan tepelerden biridir. Ancak bu mücadele için , 19. yüzyıl sonuna kadar bir ciddi addım atamadılar.2. İngiltere 19. Yüzyılın ortalarına doğru Filistin bölgesindeki Yahudilerin himayesi meselesini dış politikada yavaş-yavaş ön plana çıkarmaya başlamıştır. Osmanlı Devleti 1875 yılında mali açıdan büyük problemler yaşayarak iflas edince Yahudiler bunu bir fırsat bilerek Osmanlı Devletinden Filistin topraklarını satarak içinde bulunduğu zor durumdan kurtulabilirdi. Kırım Savaşı’nda London Times muhabirliği de yapmış olan Laurence Oliphant, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Türkleri desteklemişti. Oliphant bu yıllarda Filistin’de bir Yahudi vatanı kurulmasıyla ilgili fikirleri ile ilgilenmeye başladı3. Bu fikri bir proje olarak tertip eden İngiliz Laurence Oliphant 1879 yılında bunu Osmanlı hükumetine sundu. Bu projeye göre Filistin yakınlarında yerleşen Belka sancağında büyük bir arazi para karşılığı Yahudi yerleşimine açılacak, buraya bir çeşit özerklik verilecek, asayişi sağlayacak güvenlik güçleri de Yahudilerden oluşacaktı. Bütün bu organizasyonu kurulacak bir şirket gerçekleştirecekti4. Osmanlı hükümetince görüşülen bu konu reddedildi. Hükumetin bu kararını II. Abdülhamid 17 Mayıs 1880 tarihinde onayladı5. Böylece Yahudilerin Filistin topraklarına göçmen olarak yerleşdirilmesi önlenildi. Lakin, benzer talepler yeniden ortaya çıktı ve Filistin meselesinde yeni mücadeleler başladı.
2. Avrupada anti semitizm harekatı ve Osmanlı’ya yahudi göçü
Avrupa’da o zamanlarda hızlanan milliyetçilik hareketlerinin antisemitizm adı verilen Yahudi düşmanlığını da beraberinde getirmesiyle birlikte eskiden beri Yahudileri sevmeyen Avrupa ülkelerinde Yahudi aleyhtarlığı birden şiddetlenmeye başladı. Yahudi düşmanlğının en yüksek seviyede olduğu devlet Çarlık Rusyası idi. 3 milyon Yahudinin yaşadığı Rusya’da ikinci dereceli vatandaş olan Yahudiler rus milletinden ayrı getto adı verilen bölgelerde yaşıyordular. 1881 senesinde Çar II Aleksandr’ın öldürüldü ve rus milletinin Yahudi düşmanlığı iyice arttı. Yahudilere saldırıların artması üzerine bir tarafdan kitleler halinde göç eden Yahudiler, bir tarafdan da “Zion Aşıkları” veya Zionu sevenler adlı bir dernek kurarak Yahudileri korumaya çalışdılar. Böylece Siyonizm meselesinde ilk adımlar atıldı. Odessa’da kurulan bu derneğin amacı Yahudilerin Filistin ve Küds arazilerinde yerleşmesinin sağlamaktı6. Yunanıstan ve Romanya’da da Yahudi düşmanlığı başlayınca ordan da göçler başladı ve Osmanlı Devleti de Yahudileri sahiplenmiş ve onların Filistinden başka, imparatorluğun çeşitli yerlerine yerleşdirilmesi izni verilmişti. 1882 yılında Rusya Yahudilerini temsilen Aleksandr imzalı bir dilekçede Yahudilerin Osmanlıda yerleşmeleri için izin istenmişti. 24 Haziran 1882 tarihindeki hükumet toplantısında Rusya’dan Osmanlı arazisine göç eden Yahudilerin kayıtsız şartsız Osmanlı uyruğunu kabul etmeleri, Filistin haricinde gösterilecek yerlede nihayet 100-150 haneyi geçmeyecek şekilde yerleşmeleri şartıyla ülkeye kabul edileceklerdi7. 1882 senesinde Eflak taraflarından üç-dört yüz hanelik Yahudi aileleri Akka’ya, Temmuz 1887 yılında Romanya’dan kovulan 400 aileden ibaret Yahudi aileleri Osmanlıya sığındı. Bursada artan Yahudi Göçü sonrası hükumet sığınan Yahudilerin dağınık şekilde yerleşmeleri hakkında karar kabul etdi8.
Sultan II. Abdülhamid Filistin’de Yahudilerin yerleşmemesi kararlar çıkarsa da maalesef bu kanunlara uyulmadığını göreceğiz.
Yahudiler Kudüs’e yerleşme imkanı aradıkları için oraya ziyaret adı ile giderek bir daha dönmemek istiyorlardı. Hatta, hükumet tarafından verilen ziyaret izninin kısa olduğundan şikayet eden İngiliz uyruklu Yahudiler bu zamanın uzaması için Kasım 1887’de İngiliz konsolusluklarına başvuru yapıb Osmanlıdan vakti uzatmalarını talep etmesini istediler. Kudüs mutasaraflığı bu gelişmeleri duyunca İstanbula haber verdi ve kon hükumet tarafından tartışıldı ve kalış süresini 1 aydan 3 aya çıkarıldı9.
3. Yahudi meselesinde Rusya ve İngiltere
Yahudi meselesinde Rusya ve Büyük Britaniya arasında bazı meselelere dikkat etmek lazımdır. Rusyada yaşayan Yahudilerin zor durumda kalması sonucunda İngiltere Avam Kamarası üyesi Yahudi Kökenli Samuel isimli milletvekili Gladson’a mektup göndererek İngiltere’nin bir addım atmasını rica etmişdir. Gladson ise durumun tespit edilmesi gerektiğini vurgulamış, kendisinin de Rusya üzerinde her hangi bir nüfuza sahip olmadığını beyan etmişti10. Gladson, 29 Mayıs 1891 tarihli TİMES gazetesine bir mektub göndermiştir. Gladson Rusyanın bu politikasını desteklememiş, yaşananlardan esef duyduğunu söylemişdir. Buna karşılık TİMES Gladson’un bu ifadelerine böyle yanıt vermişdi:
“ Türkler aleyhinde bir zamanlar en ağır dili kullanmış olan Gladson’un şimdi Rusya’dan kovulan Musevilerin Filistine’e yerleşmeleri teşebbüslerinden dolayı Padişahtan yardım talep ediyor olması gariptir. Hıristiyan taassubuu yüzünden perişan bir şekilde ülkeden uzaklaştırılanların Osmanlı ülkesine sığıınmaları yeni bir şey değildir. Halihazırda, Selanik ve diğer Osmanlı beldelerinde, Katolik krallar idaresi tarafından İspanya’dan kovulan nice Yahudi bulunuyor. Yeni ve hayret verici olan şey, Rusya imparatorunun zulmüne uğrayan Yahudilerin kurtuluşu için Gladson’un Zat-ı Şahanelerinin şefkatine ümit bağlamış olmasıdır”11
4. Anadolu’da Yahudiler için toprak satın alınmak isteniyor.
Osmanlı Devletin’de Rumeli demiryolları imtiyazını alan ve muazzam servet kazanan Macar Yahudisi Baron Hirsch sürgüne uğrayan yahudiler için 1890 yılında Londra’da 50 milyon frank sermayeli “Jewish Colonisation Association= Yahudi Kolonizasyon Örgütü”nü kurmuştu. New York’ta yaşayan Yahudi göçmenler için bir örgüt kurmuş ve 12 milyon Frank bağışta bulunmuştu. Osmanlı Devletinin borçlar içinde zor durumda olduğunu gören Hirsch Anadolu’da hazineye ait olan toprakları satın alarak Yahudilerin oraya yerleşdirmek için bir proje hazırlamışdır. Osmanlı Bankası müdürü Sir Edgar Vensan ile İstanbul hükumeti ile görüşen, sonra ise Alman milletvekili Frederik ile birlikde Vali Abidin Paşa ile görüşen Hirsch içiniki görüşmeler olumsuz sonuçlanmışdır12.
5. Yahudilerin toprak satın alarak Filistin’e yerleşmeleri
Artık konumuzun önemli yerlerine geliyoruz. Bir kesimin “Abdülhamit devrinde Filistinde Yahudiler yerleşemedi” iddası hiç bir zaman doğru değildir. Her ne kadar Sultan II. Abdülhamid Filistinde Yahudi yerleşimine karşı çıkarak karanameler çıkarsa da, bazı yerel bölge ve vilayet idare edenleri ve bazı yerel arap halkı Yahudilere yüksek rüşvet karşılığında toprak satmışdır. Baron Rotschild 1892 yılında Musevileri Filistin arazisinde boş kalmış ve satın alınmış arazilerde yerleşdirmek işin devletden izin almışdır. Onun katibi Şayed Hacı Ali Bey’e mektubunda bunları ifade etmişdir13.
Bundan ilave, Filistin’in Yafa, Hayfa ve Kudüs gibi şehirlerinde bulunan yabancı konsoloslar da Museviler adına müstear isimle arazi satın almaktaydı14. 1902 tarihinde bile 2000 dönümden fazla arazi satın almasına, hatta bu araziye 130 hane iskan etmesine resmen izin verilmiştir. Osmanlı arşiv kayıtlarında sadece 1882-1891 yılları arasında Rotschild’in temsilcileri vasıtasıyla asgari 69.000 dönüm arazi satın aldığı bilgisi mevcuttur.15
Rothschild’lerin tarafından Filistin’de kurulan ilk koloni Mikveh İsrael’deki Tarım okuluydu. Okula 100 kişi yerleştirildi. Türk akamları onları tutuklasalar da, Hirsch’in girişimleri sonucu onlar serbest bırakıldılar. Rothschild ailesi 1882 yılında itibaren Filistin’in stratejik bölgelerinden 80.000 dönüme yakın arazi satın almıştı. Akka sancağı Hayfa Kaymakamlığı dahilinde bazı arazilere 400’ü aşkın aile yerleştirilmişti.16
15 Ağustos 1893 tarihinde doğrudan Sultan II. Abdülhamid’e doğrudan ulaşan bilgiye göre Akka ve Hayfa bölge idarecileri yasak olmasına rağmen Rus ve Romanyalı 140 Yahudi ailesine 1890 yılında Hayfa’da 18.000 lira karşılığında toprak satmış, bu aileleri 2000 lira rüşvet karşısında eski bölge halkı gibi kabul etdirmişdiler. Abdülhamid bunu Ahmet Cevat Paşa’ya sormuş, Cevat Paşa Beyrut Valisi Halil Halit Bey’den bu mevzu hakkında bilgi istemişdir. O da bu konu hakkında bu araziye 1882’den itibaren gelen 200 nüfus iskan edildiğini ve ihbarı yapan Tevfik Efendi’nin de rüşvet almaktan mahkum olduğunu söyledi. Cevat Paşa 5 Eylül 1883 tarihinde Abdülhamid’e mektup yazarak vaziyetden haberdar etdi. Abdülhamid bu cevapdan tatmin olmayarak bir komisyon kurdu. Araşdırma sonucu, Yahhudilerin ele geçirdikleri bölgelerde arazilere ruhsatsız olarak ev, dükkan, fırın, mağaza ve mabet gibi çeşitli binalar inşa etmişlerdi17. Sultan II. Abdülhamid’in Filistin meselesindeki kararlı tutumuna rağmen yolsuzluk, rüşvet, bölge idarecilerinin ve arap halkının da Yahudilere toprak satması neticesinde bölgede Yahudi örgütleri ciddi bir kazanımlar elde etdi.18
6. Rothschildler ve II. Abdülhamid
Osmanlı padişahları arasında Rothschildler’e ilk nişanı veren 27 Haziran 1854’te Sultan I Abdülmecid vermişdir. Abdülhamit tarafından Rothschildler’e verilen ilk nişan 1887 senesinde olmuşdur. Bu nişan dördüncü dereceden “Nişan-ı Osmani” idi ve Baron Edmond James de Rothschild’in Filistin kolonileri genel sorumlusu Elie Scheid’e verilmişti. 28 Temmuz 1888’de ailenin Paris grubu lideri Mayer Alphonse de Rothschild ve kızı Bettine Caroline de Rothschild’e Şefkat Nişanı verildi. Elie Scheid Baron Edmond James de Rothschild’in eşi Adelheid de Rothschild için Şefkat Nişanı verilmesini istemiş ve Abdülhamid kabul etmişdir19. Ayrıca, Sezai Balcı ve Mustafa Balcıoğlu tespitlerinde Sultan II Abdülhamidin 2 kere Rotshcildlerden borç aldıklarını tespit etmişdirler.
7. Theodore Herzl ve II. Abdülhamid
Şimdi ise Modern Siyonizm’in kurucusu olan ve 1896 senesinde Yahudi Devleti kitabı ile meşhur Theodore Herzl ve Sultan II Abdülhamit meselesini konuşacağız. Yazıyı çok uzatmamak için, Herzl ve faaliyetleri hakkında malumat vermeden II Abdülhamid meselesine geleceğiz20.
Toplumda Sultan II. Abdülhamid ve Theodore Herzl görüşmesi zamanı Herzl devlet kurmak için Filistin toprağını para karşılığında satın almak istemiş ve Abdülhamid ise “Benim, Suriye ve Filistin’den gelen iki alayım Plevne’de son neferlerine kadar şehid oldular. Türk İmparatorluk toprakları bana değil, Türk Milletine aittir. Bu İmparatorluğun hiçbir parçasını hiçbir kimseye veremem. Yahudiler şimdilik milyarlarını biriktirsinler. Kimbilir, bir gün bu İmparatorluk paylaşılırsa, onlar da istediklerini belki de bir şey ödemeden elde edebilirler. Fakat ancak kadavramız paylaşılır, canlı vücuttan parça koparılmasına müsaade etmem.” diyerek onu kovmuş ve siyonistler bunun intikamını almak için onu tahtdan indirmişdir. Bir başka iddia ise, Ergün Göze tarafından çevrilen “Siyonizm’in ve İsrail’in kurucusu Theodor Herzl Hatıralar ve Sultan Abdülhamid”21 adlı eserde Abdülhamid’in yanında faaliyet gösteren Polonya Asilzadesi Newlinski Herzl’e Abdülhamit’in kendisine 19.06.1896 tarihinde şunları söylediğini belirtmişdir:
“Eğer Bay Herzl senin, benim arkadaşım olduğun gibi arkadaşın ise, ona söyle bu meselede ikinci bir adım atmasın. Ben bir karış bile olsa toprak satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim bu imparatorluğu kanlarını dökerek kazanmış ve yine kanlarıyla mahsuldar kılmıştır. O bizden ayırıp uzaklaşmadan, tekrar kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın askerleri birer birer Plevne’de şehit düşmüşlerdir. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanlarında kalmıştır. İmparatorluk bana ait değildir. Milletinindir. Ben onun hiçbir parçasını vermem. Bırakalım Yahudiler milyarlarını saklasınlar. Benim imparatorluğum parçalandığı zaman onlar Filistin’i hiç karşılıksız ele geçirebilirler. Fakat yalnız bizim cesetlerimiz taksim edilebilir. Ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade edemem.”
Şimdi, dikkatle inceleyelim. Theodore Herzl 1904 tarihinde, Newlinski ise 1899 tarihinde vefat etmişdir ve bu anılar 1922 tarihinde yayınlanmışdır. Yani, iki kişi de hayatda değildir. Hatıratın gerçek olduğu şüphelidir. Diğer tarafdan Prof. Vahdettin Engin böyle bir konuşmanın ola bilme ihtimalinin olduğunu, lakin şimdiye kadar böyle bir bilginin arşivde bulunmadığını ifade etmişdir22. Bundan ilave, Newlinski 23 Mart 1897 tarihinde Viyana’dan İstanbul’a gönderdiği şu rapor çok önemlidir. Bu raporun ilk cümleleri çok önemlidir: “Museviler namına olarak Padişah Efendimiz hazretlerine birkaç defa baı teklifler arz etmiş idim. İzzet Bey’in, maruzatımı Zat-ı Şahanaeye söyleyip söylemediğini bilmiyorum…”23 Bu mektuba bakarak gördüyümüz şudur ki, Newlinski fikirlerini Abdülhamid’e değil, İzzet Paşa’ya iletmişdir. İzzet Paşa asıl ismi ile Arap İzzet Halo Paşadır. Herzl’in hatıralarında yukarıda belirtdiyimiz Abdülhamid’e atfedilen nutuk’un İzzet Paşanın kendi fikirleri olması muhtemeldir.(Bakınız Suriye ve Filistin Alayları)
Ayrıca, “Herzl’in II. Abdülhamid’in Filistin’i satması halinde devletin bütün borçlarını ödemeye hazır olduğu” ifadesi safsatadır. Çünki, Osmanlı’nın borcu o dönem 90 milyon liradır. Bunu değil o dönemin Yahudi sermayedarları, diğer büyük devletler bile o dönemdeki şartlarda karşılayamazdı. Ayrıca Herzl’in şüpheli anıları ile gidersek orada 20 milyonluk projeden konuşuluyor. Burada gördüyümüz odur ki, 2 milyonu Filistin için, 18 milyonu ise borclar için hazırlanmalı idi. Lakin, anılara bakarsak paraların daha o zaman bile hazır olmadığını, Herzl’in bunu gelecekde bir proje olarak düşündüyünü görürüz. Ayrıca, Abdülhamit ekonomi işlerinden çok iyi anlayan bir devlet hükümdarıdır. Bütün borçların ödenmesi söz konusu olsaydı, Abdülhamit bu konu hakkında bir proje düşünürdü. En azından onları başka bölgelere sevk ede bilirdi. 17 Mayıs 1901 tarihli görüşmede Abdülhamit’in Herlz’in para teklif etdiyi bunun sonrasında Abdülhamit’in Herzl’i kovduğu safsatadır. Osmanlı arşivlerinde bu konuşmaların Herzl’in Abdülhamit’den toprak satın almak istemediğini belirtiyor. Bir Osmanlı hükümdarına para teklif etmek elbette anormal bir durumdur. Kaldı ki, Abdülhamit diplomasi ve devlet adabını bilen bir padişahdır. Kendisinin görüşmeye çağırdığı birini kovmaz. Burada en çok Herzl’in Yahudilerin Osmanlıda yatırımlar yaparak ülkenin refahını yükseldileceğini vurgulaması ve Padişahın itimadını kazanmasını çalışmak istediğini görürüz. Ayrıca, Fahir Armaoğlu “Filistin Meselesi ve Arap-İsrail Savaşları (1948-1988)” isimli eserinde Abdülhamid’in Herzl’e Birinci Sınıf Mecidiye Nişanı ve kəymetli taşlardan süslenen bir kravat iğnesi hediye etmiştir. Bunu 21 mayıs 1901 tarihli İkdam gazetesinde de görmek mümkündür.
Thedore Herzl’in II.Abdülhamid’e Tarabya’dan gönderdiği 25 Temmuz 1902 tarihli mektup Osmanlı arşivlerinde mevcuddur24. Orijinalı Fransızca olan bu mektubda Sultan II. Abdülhamid’in Mezopotomiyada Yahudilere dağınık şeklinde yerleşmeye izin verdi. Lakin, Herzl Hafya ve Filistin arazisinde de yerleşme izni olursa borçların 80%-ni ödemeye hazır olduğunu belirtmişdir. Lakin, Abdülhamid Filistin ve Hafya’nı kabul etmedi vermedi. Herzl ise yalnız Mezopotomiya arazisini kabul etmedi. Eğer Herzl bunu kabul etseydi Türkiye Cümhuriyetinin şimdiki sınır komşusu İsrail Devleti olacakdı. Borçların birleşdirilmesi neticesinde Abdülhamid’in zamanında Osmanlı borçlarının 75 milyon liradan 32 milyon liraya düşürmesi büyük avantaj sağlamışdır. Eğer Herzl 80%-i ödeseydi bu 26 milyon edecekdir ki, Osmanlı rahat bir nefes alacakdı. Lakin, Herzl Mezopotomiya ile yetinmeyib Filistin için ısrar edince görüşmeler tıkandı.
“İlişkilerin sonu. “Gayet mühim ve aceledir” başlıklı bu belgede Theodore Herzl’in önceki yıllarda İstanbul’a gelip Kudüs mukabilinde Osmanlı borçlarını ödemeyi önderdiği belirtilip, Padişah tarafından öneriler kabul edilmediğinden “herif defolup gitmişti”deniyor”(1903)25.
Bundan ilave, Murat Bardakçı II Abdülhamit’in “tek karış vermem diye bir cümlesi olmadığını söylemiştir26. Cengiz Özakıncı da bu iddianının doğru olmadığını vurgulamıştır27. 1897 senesinde ilki Basel şehrinde olan Siyonist kongresinde Sultan II Abdülhamid’e Yahudilere sığınma yeri verdiyi için teşekkürler edilmişdir. Herzl vein tertip edilmiş Abdülhamit iç kartpostal:

8. II.Abdülmamid ve İttihatçılar Arasındaki Filistin Yalanı
İttihatçıların Abdülhamid’e Filistin meselesinde baskı yapdığı iddiasına da Vahdettin Engin’den bir cevap verelim. II. Abdülhamid’in tahttan indirildikten sonra güya şu sözleri söylemiştir:
‘Bu İttihatçılar, mukaddes Filistin topraklarında bir Yahudi devleti kurulması için bana sürekli baskı yapıyorlardı. Bütün ısrarlarına rağmen ben onların bu teklifini katiyen kabul etmedim. Sonunda 150 milyon altın İngiliz lirası vermeyi vaat ettiler bu teklifi de kati şekilde reddettim ve şu kesin cevabı verdim ‘siz bu, 150 milyon İngiliz altın lirası üzerine ilave olarak, dünya dolusu altın da verseniz kati surette sizin teklifinizi kabul etmeyeceğim. Ben, İslam milletine ve Muhammed ümmetine 30 seneden fazla hizmet ettim. Osmanlı halifesi ve sultanı olan Müslüman âbâ ve ecdadımın tarihinin sayfalarını kirletemem. Sizin bu teklifinizi kati surette reddediyorum’.
(Bu ifadelerin geçtiği yer olarak bk.Refik Şakir en-Nedşe, Sultan II. Abdülhamid ve Filistin, tercüme Necmeddin Gevri, İstanbul 2007, s.201.)
Tam anlamıyla hayal gücü kullanılarak oluşturulmuş bu ifadeleri senaryolaştıranlar şu gerçeğin farkında değiller. Abdülhamid’in ifadelerinde para teklifinin yapıldığı dönem olarak II. Meşrutiyet öncesi kastediliyorsa, o dönemde İttihat ve Terakki’nin Abdülhamid üzerinde böyle bir baskı oluşturma imkânı ve gücü yoktur. Eğer ifadelerde II. Meşrutiyet sonrası kastediliyorsa, bu defa da İttihatçıların Filistin’i Yahudilere vermek için II.Abdülhamid’den izin almaya ihtiyaçları yoktur. Çünkü iktidarda bizzat kendileri bulunmaktadır. Yani her iki halde de ortada büyük bir palavra vardır. İşin diğer garip noktası da 150 milyon İngiliz altın lirasının neye tekabül ettiğinin farkında olunmamasıdır. Bu miktar 165 milyon Osmanlı lirasına denk gelir ki 1903 yılında toplam dış borcun 32 milyon lira olduğu düşünülürse, İttihat ve Terakki ile Yahudiler II. Abdülhamid’e Osmanlı dış borçlarının beş katını vermeyi taahhüt ettiler anlamını taşır. Yani neresinden bakılırsa bakılsın anlamsız ve uydurma bir takım söylemler. Ne İttihat ve Terakki’nin Abdülhamid’ten böyle bir talebi olmuştur, ne de Yahudilerde o kadar parayı bir araya getirme imkânı vardır.28
Netice.
Tamamen objektif olarak kaynaklardan yararlanarak bu meseleyi anlatmaya çalıştık. Bazı kesimlerin kendi ideolojilerine uygun tarih yaratma çabası bize hiç bir şey kazandırmayacakdır. “Abdülhamidin Herzli kovduğu” iddiasının yalan olduğunu vurguladık. “Abdülhamid döneminde yahudilere toprak satılmadı” iddiası yalanladık. Kaldı ki, yukarıda belirtdiğimiz gibi burada Abdülhamitin Filistinden toprak satmama hakkında karar çıkardığını vurguladık. Lakin, yerel yöneticiler ve Arap halkının bir bölümü bu karara uymayarak Filistinde Yahudilere toprak satmışdır. Bu ise devlet kademelerinde o devrde aksama olduğunu göstermiştir. Kaldı ki, İTC-nin Abdülhamide baskı yapdığı da iftiradır. İTC ve Filistin meselesi hakkında gelecek günlerde yazı yazacağız.









Fotoğraf Vahdettin Engin’in Pazarlık (Prof.Dr. Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul,22. Baskı, Ekim 2018) kitabından alıntı.
Kaynakça:
1)Herzl bu harekatı farklı ülkelerde baskı altında yaşayan Yahudileri bir arada daimi ve meşru bir yurtda toplamak diye ifade ediyor. BOA, Y.MTV, no. 285/162; aktaran: Prof.Dr. Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 22. Baskı, Ekim 2018, s.150/12 numaralı dipnot
2) Orhan Koloğlu, “Avrupanın Kıskacında Abdülhamit”, İstanbul 1998, s.263-264; aktaran: Prof.Dr. Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul,22. Baskı, Ekim 2018, s.150/13 numaralı dipnot
3)Çiğdem Ör, “II Abdülhamid Dönemin’de İngiliz Kamuoyunda Filistin’e Göç Meselesi (1876-1909)”, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Ensitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2012, s.35; aktaran: Ümit Doğan, “Derin Sultan Abdülhamid”, 2. Baskı, Mayıs 2019, Kripto yayınları, Ankara, s.167
4) Tufan Buzpınar, “Filistin Meselesi’nin Ortaya Çıkışında İngiltere’nin Rolü”, Türkiye Günlüğü, sayı 68, s.20-21; aktaran: Prof.Dr. Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 22. Baskı, Ekim 2018, s.21;Dipnotlar bölümünde ise s.150/15 numaralı dipnot
5) Tufan Buzpınar, “II. Abdülhamid Döneminin İlk Yıllarında Filistin’de Yahudi İskan Girişimleri”, Türkiye Günlüğü, sayı 30, s.61; aktaran:, Prof.Dr. Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 22. Baskı, Ekim 2018,s.21 ;Dipnotlar bölümünde ise s.150/16 numaralı dipnot
6) Fahir Armaoğlu, “Filistin Meselesi ve Arap İsrail Savaşları (1948-1988)”, Kronik Kitap, 5. Baskı, Ocak 2019, İstanbul,s.25
7) BOA, Y.A.RES, no. 16/18, aktaran: Prof.Dr. Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 22. Baskı, Ekim 2018,s.23;Dipnotlar bölümünde ise s.150/18 numaralı dipnot
8) BOA, İ.MMS, no.94/3966 aktaran: Prof.Dr. Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 22. Baskı, Ekim 2018,s.26;Dipnotlar bölümünde ise s.150/23 numaralı dipnot
9) BOA, MV, no26/47, aktaran: Prof.Dr. Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 22. Baskı, Ekim 2018,s.27;Dipnotlar bölümünde ise s.150/24 numaralı dipnot
10) BOA, Y.PRK.EŞA, no.13/69, aktaran: Prof.Dr. Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 22. Baskı, Ekim 2018,s.29;Dipnotlar bölümünde ise s.151/29 numaralı dipnot
11) BOA, Y.PRK.EŞA, no.13/67; aktaran: Prof.Dr. Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 22. Baskı, Ekim 2018,s.30;Dipnotlar bölümünde ise s.151/30 numaralı dipnot
12) Vahdettin Engin, “Rumelli demiryolları”, İstanbul, 1993 s.203.204, aktaran: Prof.Dr. Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 22. Baskı, Ekim 2018,s.36;Dipnotlar bölümünde ise s.151/40numaralı dipnot
13) BAO, Y.PRK.SRN, no.3/43 Mektubun tam metni Prof.Dr. Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 22. Baskı, Ekim 2018, sayfa 51-52; Dipnotlar bölümünde ise s.152/62 numaralı dipnot
14) Ömer Tellioğlu, “Filistin’e Musevi Göçü ve Siyonizm (1880-1914)”, İstanbul: Kitabevi Yayınları, 2016, s.156;aktaran: İsmail Küçükkılınç, “Jön Türklük ve Kemalizm Kıskacında İttihadçılık”, Ötüken Yayınevi, İstanbul, Mart 2016, s.110
15) Ömer Tellioğlu, “Filistin’e Musevi Göçü ve Siyonizm (1880-1914)”, İstanbul: Kitabevi Yayınları, 2016, s.162;aktaran: İsmail Küçükkılınç, “Jön Türklük ve Kemalizm Kıskacında İttihadçılık”, Ötüken Yayınevi, İstanbul, Mart 2016, s.111
16) Mustafa Balcıoğlu , Sezai Balcı, “Rothschildler ve Osmanlı İmparatorluğu” 2017 s.247; aktaran: Ümit Doğan, “Derin Sultan Abdülhamid” s.180
17) Mustafa Balcıoğlu , Sezai Balcı, “Rothschildler ve Osmanlı İmparatorluğu” 2017 s.259-269; aktaran: Ümit Doğan, ““Derin Sultan Abdülhamid”, 2. Baskı, Mayıs 2019, Kripto yayınları, Ankara,s.181
18) Mustafa Balcıoğlu , Sezai Balcı, “Rothschildler ve Osmanlı İmparatorluğu” 2017 s.337, 341; aktaran: Ümit Doğan, “Derin Sultan Abdülhamid”, 2. Baskı, Mayıs 2019, Kripto yayınları, Ankara,s.181
19) ) Mustafa Balcıoğlu , Sezai Balcı, “Rothschildler ve Osmanlı İmparatorluğu” 2017; s.438 aktaran: Ümit Doğan, ““Derin Sultan Abdülhamid”, 2. Baskı, Mayıs 2019, Kripto yayınları, Ankara, s.182-183
20)Theodore Herzl hakkında Vahdettin Engin, Prof.Dr. Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 22. Baskı, Ekim 2018, s.61-62
21) Ergun Göze, “Siyonizm’in ve İsrail’in kurucusu Theodor Herzl Hatıralar ve Sultan Abdülhamid”
22) Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 22. Baskı, Ekim 2018, s.64
23) BOA.YPRK. TKM. no. 38/51; Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 22. Baskı, Ekim 2018, s.71-72;Dipnotlar bölümünde ise s.153/87 numaralı dipnot
24) BOA.Y.PRK.ML, no.23/8;Mektubun türkçe tam metni Prof.Dr. Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 22. Baskı, Ekim 2018, s.129-131; Dipnotlar bölümünde ise s.155/144 numaralı dipnot Ekler bölümünde ise s.211-212
25) Prof.Dr. Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 22. Baskı, Ekim 2018, s.213. Ayrıca, Herzl Almaniya İmparatoru II Wilhelm ile de Filistin meselesi hakkında görüşmüşdür. Bu konuda Vahdettin Engin “Pazarlık” s.87-90; “Klaus Polkehn, The Secret Contacts – Zionism and Nazi Germany, 1933 – 1941” ; Desmond Stewart “Herzl’s Journeys in Palestine and Egypt” 1974. isimli eserlere baka bilirsiniz.
26) Murat Bardakçı | Pelin Çift İle Gündem Ötesi 139.Bölüm
27) Tarihin Bilinmeyen Yüzü 15.04.2017 | Cengiz Özakıncı | Levent Yıldız | 2. Abdulhamit İddiaları
28) Prof.Dr. Vahdettin Engin, “Pazarlık”, Yeditepe Yayınevi, İstanbul, 22. Baskı, Ekim 2018, s.66
Yorum gönder